sanalbasin.com üyesidir
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cheeselifemagazine
  • https://www.twitter.com/@cheeselifemaga1
  • https://www.instagram.com/cheeselifemagazine1
  • https://www.youtube.com/channel/UCVphzDSCv172cvqPtzyw-4A
Metin ÖZTÜRK
yaziisleri@cheeselifemagazine.com
Peynir bir kültürdür
19/06/2019

Yıllardır peynirin ülkemizde katma değeri yüksek, istihdam kabiliyeti yüksek batılı devletler ile boy ölçüşen bir ürün olması için çaba harcıyoruz, bunun için dergimizle, kitaplarımızla, makalelerimizle, söyleşilerimizle her zaman sahadayız.

Peynirin izini sürerken gezdiğimiz yörelerde tüketiciler, üreticiler ve peynire ilgisi olan paydaşlarla konuştuğumuzda sorunun hep bir noktasına el atıldığını görüyoruz. Bir üretici süte ulaşmada sorunlarının olduğunu bunun giderilmesi halinde sorunların çözüleceği, bir akademisyen ile görüştüğümüzde sütteki somatik hücre sayısının bir an önce rehabilite edilmesi gerektiğini söylüyor, başka bir üretici vergilerden yakınıyor, bir tüketici peynirin fiyatının sorun olduğunu söylüyor. Personel sorunu derken bu örnekleri arttırabiliriz. İlginçtir kim ile görüştüysek yıllardır hiç kimse peynirin bir yaşam tarzı haline getirilmesinden peynirin kültüründen söz etmedi. Günübirlik konular, günübirlik sorunlar, günübirlik çözümler. Sanki bu sorunlar çözüldüğünde peynir sorunu çözülecek. Biz yıllardır sahadayız. Bizim gözlemimiz ise bunların dışında; peynirin bir kültür, bir gelenek, bir yaşam tarzı olması gerektiği yönünde. Peynir meselesi sadece sütün kalitesi, sadece fiyatı, peynirin kalitesi, süt üretimi, pazar sorunu değil ki bunları bir bütün olarak ele almanın daha doğru olacağını düşünüyoruz, ama bunların tümünü birden ele alsak bile bir eksiklik olacağı kesin. Eksiklik nerede biliyor musunuz. Asıl eksiklik peynirin ülkemizde bir kültür bir yaşam tarzı olarak sunulmamasından kaynaklanan bir eksiklik. Hep örnek verilen batılı devletlere baktığımızda peynirin yüzyıllar öncesinden gelen bir kültür haline geldiği, peynirin tüm ülkede içseleştirildiği ve bunun için herkesin elinden geleni yaptığını görüyoruz.

Bizde peynirin tüm yönleri ile ele alındığı konusu sadece “Peynir” olan bir peynir enstitüsü ile işe başlayıp peynirlerimize ait efsaneleri, hikâyeleri ortaya çıkarmalıyız, bunu toplumumuzun anonim hafızasına mal etmeliyiz. Peynirin sofralarımızın sadece kahvaltı bölümünde kullanılan bir ürün değil bütün gün boyunca kullanılabilen bir ürün olduğunu anlatmalıyız. Peynirin felsefesi olduğunu, peynirin bir sanat olduğunu söylemeliyiz. Peynirin falından, peynirin mitolojisinden bahsetmeliyiz. İnsanların yaşamlarına peyniri sokmalıyız.

Bunu biz sınırlı imkânlarımız ile yapmaya çalışıyoruz. Yazdığımız “Peynir Deyip Geçmeyin” adlı kitabımızda bunlardan bahsediyoruz insanların ilgisini çekebilmek peyniri konuşmalarını sağlayabilmek için piknikçilere ızgara peynirlerinden, gençlere peynir dövmesinden bahsediyor, kadınlara peynirin nasıl zayıflattığını söylüyoruz. Annelere kadın sütünden peynir yapıp bebeklerine yedirmeleri konusunda marjinâl bir sunum yapıp, erkeklere peynirin mezesinden, kadınlara özel günlerindeki bunalımlarının peynirle giderilebileceğinden bahsediyoruz. Bununla yetinmiyoruz, gurmelere peyniri aramalarını söylüyoruz, yemek sanatçılarına (Aşçılara) öğrencilere peyniri keşfetmelerini yemeklerin hiç birisinde peyniri es geçmemelerini söylüyoruz. Gastro-edebiyat söyleşilerimizde peynir sunumlarından bahsediyoruz. Pekiyi bunlarla yetiniyor muyuz? Elbette hayır. Kitap fuarlarında peynirinde bir kitap konusu olabileceğini söylüyoruz. Basın yayın okulu öğrencilerine “Türkiye’de bir peynir dergisi çıkarmak” konusunu işliyoruz. Burada sayamadığımız birçok şeyi yapıyoruz. Bunu peynirin bir kültür olması insanımızın peyniri içselleştirmesi için yapıyoruz. İnsanımızın peyniri tanıması için yapıyoruz. Biz peynirin bu yolla Türkiye deki modern tarihini yazıyoruz. Bu bayrağı elbette bizden alacak daha ileriye götürecek, genç dinamik hevesli insanlara bayrağı devredeceğimiz o güzel günleri hayal ediyoruz. Yorulmuyoruz, dinlenmiyoruz moralimizi bozmuyoruz.

 Hep rokfor, hep rokfor. Konuşuyoruz ama rokforun geçirdiği aşamaları bilmiyoruz. Rokfor efsanesini bilmiyoruz. Oysa bizim peynirlerimizin de hikâyeleri var, efsaneleri var, gelmişi var geçmişi var. Bir hikâyemiz yok mu? Halk ozanlarımız var. Bir efsane üretmeliyiz. Büyük usta halkımız var, halkımız ön ayak olunca peynirin hikâyelerini de çıkarır, efsanelerini de. Sonuçta; insanımızın güne peynirle başlayıp peynirle günü bitirmesine çalışmalıyız.  

Fransa da güzel bir söz var “Mideyi kapatmanın en iyi yolu peynirdir” yani yemek faslı bitmeden hemen önce bir parça peynir ile yemek faslını sonlandırmalıyız. Halkımız güne kahvaltı ile zaten peynirle başlıyor bitirmesini de teşvik etmeliyiz. Peyniri yemeklere katmanın en iyi yollarından birisi de hemen bütün Üniversitelerimizde artık kurulan ve popüler olmaya başlayan mutfak sanatları-gastronomi bölümlerinde peynirinde ön plana çıkarılmasını sağlamaktır.



766 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Emoji artık bir dil oldu - 30/01/2023
Dijital yaşam bizi mağara devrine geri gönderdi. Mağara resimlerinde bir şeyler anlatmak için resimler çizilirdi, günümüzde ise emojiler aynı işi yapıyorlar. Bakalım dijital yaşam konuşmayı da bitirebilecek mi?
Teknoloji ve Gerçeklik Duygusu - 25/04/2021
Teknolojinin akıl almaz bir hızla gelişmesi sonucu insan gerçeklik duygusunu kaybediyor. “Hayal mi görüyorum yoksa bu gerçek mi?” diye kafası karışmayan insan artık yok gibi.
Peynir ve Turizm - 10/03/2020
Gastro-turizmin, eko-turizmin, agro-turizmin, peynir bütün turizmlerin öznesi yapılmalıdır. Bunun için öncelikle peyniri kahvaltı menüsünden çıkarıp mutfağa sokmalıyız hemde tüm gün boyunca.
5.Yılın Düşündürdükleri - 25/11/2019
Türkiye'nin ilk ve tek peynir dergisi "Cheese Life Magazine" 5.yılına sessiz sedasız girdi. Görevikiz Türkiye'deki peynirin ortak hafızasını oluşturmak.
Robot Spiker - 13/11/2018
Dün gazeteleri şöyle bir karıştırırken ilginç bir haber gözüme ilişti, Çin’de robot spiker ilk haberini sunmuş (!)
Aile İşletmelerinden Kurumsal İşletmelere -2- - 16/09/2018
Bitlis 1.Peynir Fuarına panelist olarak katıldık. Panel konumuz “Aile İşletmeciliğinden kurumsal peynir işletmeciliğine geçiş” ti.
Artvin'e Mütayit girer mi? - 19/08/2018
Artvin'de de aynı tehlikeyi görüyorum. Yahu Artvin'de arazimi varki mütayite verelim dediğinizi duyar gibi oluyorum. Evet var, hemde büyük bir tehlike ile birlikte var. Şimdi turizm moda ya
Gaytar mene genjliğimi - 01/06/2018
Sadece süt makinesi tamir etmiyor Ahmet Amca aklınıza ne gelirse tamir ediyor zaten dükkanın içinde muşambadan eski radyoya, süt makinesinden, soba borusuna kadar ne ararsanız var.
Aile işletmelerinden Kurumsal işletmelere -1- - 20/01/2018
Aile işletmesini kısaca bir girişimcinin kurduğu ve her şeyinden kendisinin sorumlu olduğu küçük bir işletme olarak tanımlayabiliriz, burada amaç ekmek parasını kazanmak için birazda kader rüzgârının yön verdiği bir iş tutmadır.
 Devamı