• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cheeselifemagazine
  • https://www.twitter.com/@cheeselifemaga1
  • https://www.instagram.com/cheeselifemagazine1
  • https://www.youtube.com/channel/UCVphzDSCv172cvqPtzyw-4A
Metin ÖZTÜRK
info@cheeselifemagazine.com
Yalnız Senin Gezdiğin Bahçede Açmaz Çiçek
20/08/2025

Köşe yazımı okuyan bir dostum bana “büyük internet sitelerinde köşe yazabiliyor musun?” dedi.

Belli ki bizim yazdığımız yazılar fikirlerimiz ve yazdığımız internet sitesi onun için önemli değil.

Falan genel ve büyük internet sitesinde yazarsam fikrimizin bir anlamı olacak yoksa fikirlerimiz solda sıfır.

 

Ankara da öğrenci iken Kültür Bakanlığı halk ve sanat müziği korolarının, etnografya müzesinin konser salonunda dönüşümlü konserleri olurdu. Bir hafta kültür bakanlığı sanat müziği korosunun, diğer hafta Türk Halk Müziği Korosunun bu konserleri mümkün olduğu kadar takip ederdim. Türk Halk Müziği konserlerine arada bir ünlü sanatçıları da çağırırlardı. O da bir iki türkü söylerdi.

Türk Halk Müziği konserinin birinde ünlü bir türkücü de davetliydi salon tıklım tıklımdı bu nedenle. Koro, konserine başladı arada bir kadın sanatçı solo birkaç parça söyledi ama ne parça ben böyle güzel bir ses böyle güzel yorum dinlemedim.

Sanatçı türkülerini bitirdikten sonra salondakiler yasak savar şekilde bir iki alkış yaptı ama bu sanatçıya haksızlıktı. Sanatçı ayakta alkışlanmalıydı ve öyle de yaptım. Yanımdaki arkadaşım ile ayağa kalkarak “bravo” nidaları eşliğinde sanatçıyı ayakta alkışladık.

Salonun büyük bir kısmı bize dönerek kim bu deliler diye içlerinden geçirdiler.

 

Birkaç koro parçasından sonra ünlü sanatçı sahneye çıktı birkaç şarkı da karga sesiyle O söyledi. Bize az önce deli gözüyle bakan salondaki herkes ayağa kalkıp bu sanatçıyı ayakta alkışlamaya başladılar.

 

Düşündüm. O ünlü sanatçının sesi ile ayakta alkışladığım sanatçının sesi arasında dağlar vardı. Tanınmamış sanatçı çok daha güzel söyledi ve sahneyi o derece doldurdu. Peki, insanların zoraki nezaket alkışları ile yola vurduğu bu sanatçının, ünlü sanatçıdan farkı neydi?

Farkı açıktı. Bu zavallı sanatçının sahibi ve reklamı yoktu. Sizin anlayacağınız bu sanatçı henüz rejisörün yatak odasını tanımıyordu ve ünlü birisi bu sanatçıyı henüz angaje etmemişti. Moda deyimi ile PR’I yoktu

 

Sitcom adı verilen Hollywood yapımı komedi dizi filmlerinde konserve kahkaha denilen, kahkaha efektleri kullanılır. Bakarsınız artist bir espri yapar ve hemen arkadan bir konserve kahkaha. Sizin güleceğiniz yoksa bile ister istemez biraz gülümsersiniz gerçekten de bu kahkaha efekti etkili olmaktadır. Espriyi anlasanız da anlamasanız da, gerçekten gülünecek bir espri olsa da olmasa da siz gülmek zorunda kalırsınız çünkü iradeniz elinizden alınmıştır. O güzel beyninizi yormanıza gerek yoktur. Konserve kahkaha nerede güleceğinizi söylemektedir ve sizde orada sırıtırsınız.

 

İşte sanatçı, gazeteci, yazar, politikacı her kim olursa olsun reklamları iyi yapılmış ise onların ağızlarından her zaman bal damlar ve onların söyledikleri her zaman doğrudur. Siz onların kat be kat daha iyi fikirlerine sahip olsanız bile halka mal olmuş bir şahsiyet değilseniz söyledikleriniz davulcu osuruğu gibi arada kaybolur gider.

 

Şimdi Size soruyorum “Okuduğunuz internet sitesinin” yüksek tıklanan internet sitelerinden ne farkı var, sayfa düzeni ile inceden inceye dokusuyla, ciddiyetiyle, çok reklamı yapılan internet sitelerinden ne farkı var.

Elinizdeki internet sitesinin yazarlarının, düşüncelerinin, yazdıklarının o koca koca köşe yazarlarının yazdıklarından geri kalır yanı nedir?

Koca koca internet sitelerinde köşe yazanların fikirleri, kültürü, öngörüsü daha mı iyidir.

 

Ama reklamınız yoksa ağzınızdan kuşta tutsanız boştur.

Peşin hüküm bütün beyinleri paralize etmiş.

 

Burada fırsat eşitsizliğinden bahsetmek gerekmez mi? Fikirlerimizin yazdıklarımızın çizdiklerimizin değerini mi düşürüyor. Doğru her yerde doğru değil midir?

Reklamlarımız yapılmıyorsa, yolumuzu rejisörün yatak odasına uğratmıyorsak, kimsenin g.. affedersiniz elim sürçtü, kimsenin elini öpmüyorsak yazdıklarımızın değerli olmadığını mı gösterir bu.

Küçük küçük köylerde kasabalarda ne ermiş insanlar var ki konuşmaları yüzünden köyün, mahallenin, kasabanın delisi muamelesi görmekteler.

İnsanlık tarihinde ne insanlar, ne fikirler fırsat eşitsizliği yüzünden tarihin tozlu sayfaları arasında yok olup gitti. Bu zulmü bu insanlar hak ediyorlar mı?

 

Reklamları yapılmıyor angaje edilmiyorlarsa bu söylediklerini değersiz mi kılıyor.

 

İki kedinin birbirinden farkı yoktur değil mi? Kedi kedidir, ama kedinin birisi ciğercinin kedisi olursa iş değişir.

Bu fırsat eşitsizliği yüzünden ciğerler içinde semirip kendini taşıyamaz hale gelen tembel kedinin hemen biraz ilerisinde sokak kedisi, kirli derisinden kaç kaburgası olduğunu sayabiliyorsunuz.

Ciğercinin kedisi besbelli miyavladığı zaman daha iyi miyavlıyor.

Reklamlar ve çeşitli yollarla iradesi elinden alınan insanımız aslında böyle davranarak asıl kendi cahilliğini ortaya koymuyor mu? Falanca köşe yazarının yazdıklarını ertesi gün orada burada kendi fikirleri imişcesine söylemek bu insanları aslında daha da zavallı duruma düşürmüyor mu?

Yazdığın yazıyı küçük gören hazretin herhangi bir konu hakkında kaç satır yazı yazabileceğini tahmin edebilir misiniz? Yazmanın kültür, öngörü, olgunluk, yetenek işi olduğunu bilmeden.

Biz şuna inanıyoruz fikir nerede olursa olsun değerlidir. Siz kimin söylediğine değil ne söylediğine bakın.

 

Sen büyük büyük internet sitelerini okuyadur güzel kardeşim cevabını uzun yıllar önce nasıl olsa Faruk Nafız ÇAMLIBEL vermiş.

 

“Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek

Bizim diyarımızda bin bir baharı besler.”



4 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Çocuk Kalp Krizi Geçirir mi? - 20/08/2025
Kalp krizi dendi mi eskiden belli yaşın üstünde olur diye düşünüyorduk oysa günümüzde sahanın ortasında 20 yaşındaki bir sporcu kalp krizi geçiriyor, lise sıralarında bir çocuk kalp krizi geçiriyor, daha 3-5 yaşında bir çocuk kalp krizi geçiriyor.
Düğmenizi Doğru İlikleyin - 09/07/2025
Eğer gömleğinizi sabah uyku sersemliğinde giyerseniz ve ilk düğmeyi yanlış iliğe geçirirseniz, boşuna uğraşmayın artık düzeltemezsiniz bunu. Yapmanız gereken tek şey bütün düğmeleri yanlış iliğe kadar açıp tekrar iliklemek.
Otobüsler Artık 2+1 - 05/07/2025
Eskiden 6 kişi ile trenden bir kompartıman alırdık ki sohbet ede ede gidelim. Otobüslerde seyahat bitinceye kadar yanımızdaki ile neredeyse akraba olur yıllarca mektuplaşırdık.
Küstüm - 05/07/2025
Taa küçük yaşlarında, küserek annesine babasına nispet yapıp sofradan kalkan sonrada büyüklerinin arkalarından gelip onun nazı ile oynamasına alışmış milletimiz olgunluk çağına gelse bile küsmekle ilgili her türü izleri bünyesinde saklamaktadır.
Bir Ziyaretin Düşündürdükleri - 05/07/2025
Hepimiz bir karmaşanın içeresin de zaman kavramını unutmuş harala gürele gidiyoruz birde bakıyoruz ki yaş geçmiş ne gençliğimizden ne hayatımızdan hiçbir şey anlamamışız. Çocuklarımızın ne zaman büyüdüğünü komşularımızın ne zaman göç ettiğini...
Eğreti Düğünler -3- - 04/07/2025
Bazı düğün sahipleri hesap ettikleri kâr torbadan çıkmayınca daha önce gittikleri düğün sahiplerini arayarak “ben sana bir kart getirmiştim sen niye 100 Tl getirdin veya gelmedin” diyebiliyor.
Eğreti Düğünler -2- - 04/07/2025
Hemen yanlarına birkaç çift geliyor onlarda dans etmeye başlıyorlar, dans edenlerin giysilerine bakıyorsunuz birisinin iç çamaşırı görünüyor, birisinin eteği yerlerde sürünüyor neler neler kendinizden utanıyorsunuz.
Eğreti Düğünler -1- - 04/07/2025
Çiçekçisinden kuaförüne, pastacısından şekercisine kadar herkes ahlak sınırlarını zorlayan bir pişkinlikle Sizi bir kaz gibi yolmaya çalışıyor. Bahane hazır düğünü ömrümüzde bir kere yapıyoruz.
Keşke Biraz Daha Okusaydık - 25/02/2025
Cilavuz köy enstitüsü bölgesinin tek okulu olarak yöre halkı tarafından son derece önemli addedilmekte ve Cilavuz köy enstitüsü mezunlarına çok daha farklı bir gözle bakılmakta. Ankara’da yüksek okul bitirmiş bir delikanlı köye gelir...
 Devamı